TC Kimlik No
Şifre

RÖPORTAJLAR

BU MUTLULUĞUN TARİFİ YOK

“Büyük Bursaspor taraftarı coşkusu ve müthiş desteğiyle, Türkiye ise dualarıyla arkamızda durunca şampiyonluk planladığımızdan erken geldi.”

 

Ertuğrul Sağlam'ın teknik direktörlük görevine getirilmesiyle aslında tarihi bir süreç başladı. Bu süreçle ilgili neler söylemek istersiniz?

Öyle biri olmalı ki dedim, herkes tasvip etsin ve de daha önce yaşadığımız şeyler yaşanmasın. Bunu düşünerek Ertuğrul Sağlam'la konuşmamda hiç kimsenin dahli yoktur. Bir kişi hariç: (Bilen ve araya giren) Hakan Kalkavan. Bu arkadaşım Beşiktaşlı. "Tanıyor musun?" diye sordum, "Tanıyorum" dedi. "Bir şey düşünüyorum, bu konuda bana yardımcı olur musun?" dedim. Ertuğrul Sağlam'la ilk konuşmayı o yapmıştır. Sonra biz bir araya geldik, konuştuk ve en sonunda da anlaştık. Bu kadar antrenör değişikliğinden sonra, Ertuğrul'a ilk günden bütün Bursa sahip çıktı. Bu da çok önemliydi. Kendisi de bu sahiplenilme duygusunun karşılığını çok iyi verdi. Ama bu günleri bulurken de tabi sayın Sağlam da herhalde aynı şeyleri söyler; birbirimizi kırmadık. Hep birbirimize saygılı olduk. Herkes işini yaptı. Ben üzerime düşeni yaptım; O, üzerine düşeni yaptı. Zaten başarının ana nedenlerinden biri bence budur. Huzur varsa başarı vardır; huzur yoksa başarı da olmaz. Yani huzurlu bir ortam yarattık. Dediğimiz sözlerin arkasında durduk ve neticede işte bu günleri gördük.

 

Bu takımı kurarken böyle bir başarıyı bekliyor muydunuz? Bir futbol adamı olarak dışarıdan baktığınızda, Bursaspor'un başarısında neler rol oynadı?

Ertuğrul Sağlam'ın imza attığı gün bir konuşması var. 3.5 yıllığına anlaştık. Bu 3, 5 yılda bugünkü başarının sözleri var. Başarı biraz erken geldi. Şöyle söyleyeyim, ilk seçildiğim zaman Bursaspor'da hep 2 senelik kongreler olurdu ve ben 3 seneden aşağı gelmeyeceğimi söyledim. Çünkü bir başarıyı hedeflediysen belli bir zaman lazım, anında yakalayamazsın. O şekilde tüzük değişikliğiyle 3 yıllığına seçildik. Ama Bursa enteresan bir yer. Beni 1.5 sene sonra mecburi bir seçime götürdüler. O seçime girip girmemeyi de çok düşündüm. Ama Bursaspor'u sevmeyenler, başka hesapları olanlar bir şekilde bizi mahkeme kararıyla kongreye götürdü. O kongrede, biz ligi 6. bitirmiştik. UEFA Kupasını da son maçta kaybettik. Başarılı bir sezondu yani. Böyle başarılı bir sezondan sonra seçim varsa ve seçimde adaysan, o başarının altında bir neticeyle ligi bitirirsen, işte o zaman başarısızsın demektir. Şimdi ben, o kongrede ‘adayım’ dediğim zaman, elbette ki şunu biliyordum; Bursaspor ligi 6. sırada bitirmiş, başarılı olmam için daha üstte olmam lazım. Şu gerçeği kabul etmeli. Bursaspor bundan sonra her sene şampiyonluk mücadelesi verecek diye bir kural yok. Önemli olan, seni Avrupa’ya götürecek derecelerin hep içinde olmaktır. Ya kupayı alarak gideceksin, ya da ilk 4 ya da 5 takımdan biri olarak. Şampiyonluk mücadelesinin içinde olmak da hedeftir tabi. Bursaspor, artık sürekli olarak ülkeyi ve Bursa’yı Avrupa’da temsil edebilmelidir.

Bu seneyle ilgili hiç ‘keşke’leriniz oldu mu? Mesela "devre arasında bir transfer daha yapsaydık" gibi…

Keşke dediğimiz anlar olabilir ama şu an net olarak aklıma gelen bir şey yok. Şüphesiz, her yaşamda ‘keşke’ler vardır ama dedim ya, şu an itibariyle net olarak aklıma gelen bir şey yok.

 

Unutamadığınız maçlar mutlaka olmuştur. Sizi en çok üzen ve sevindiren maçlar hangileriydi?

En çok üzenlerden biri İstanbul'da oynanan Büyükşehir Belediye maçı. Bursa'dan giden o kadar taraftarın unutulması mümkün değil. İstanbul'un o kadar uzağındaki stada zor şartlarda giden taraftarlar unutulabilir mi? O gün arabada giderken içim cız etti. Bursaspor forması giymiş binlerce Bursalı, öyle bir mesafe yürüyorlar ki, böyle bir aşk dünyanın neresinde vardır? O gün en üzüldüğüm günlerden biriydi. Sevindiğim maçlarsa bir hayli fazla.

 

Tarihin en başarılı takımının başındasınız. Pek çok ilk yaşanıyor. Kendinizle baş başa kaldığınızda, akşam yastığa başınızı koyduğunuzda neler hissediyorsunuz, içiniz rahat mı?

Böyle bir durumdan mutluluk duymamak mümkün mü?  İnsanı gururlandırıyor. Bütün Türkiye'nin konuştuğu ve şampiyon görmek istediği bir takımın başkanlığını yapıyorum. Ama özellikle taraftarla ilgili söylemem gereken bazı şeyler var. Ben daha önce de uzun süre başkanlık yaptım ve taraftarla aram hiç kötü olmadı. Bu yüzden onlara özel bir teşekkür borcum var. Zaten bu başarının bir halkası da onlar. Sadece Başkan, hoca, futbolcularla olmaz bu iş. Bu başarı zincirinin dördüncü halkası taraftardır. İşler iyi gitmediğinde, yenildiğimizde de sürekli destek verdiler. İşte bu inanç ve birliktelik, bizi bu noktaya taşıdı. O bakımdan yastığa başımı koyunca huzurlu ve mutluyum. Bursa'ya böylesine büyük başarılar yaşattığım için de gururluyum.

Bu işte emeği geçen herkesi; yönetici arkadaşlarımdan, teknik heyete, futbolculara kadar herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Güzel bir sene yaşadık ve darısı diğer senelere...

 

Bir kez daha tebrikler ve bu güzel sohbet için teşekkürler.

 

ŞAMPİYONLUĞUN TEKNİK YÖNETMENİ

“Şampiyonlar Ligi’ne katılma başarısını ve şerefini ben Bursaspor’da yaşadım. Dolayısıyla bu bir antrenörün hayatında çok önemli ve kariyerine altın harflerle yazabileceği bir başarıdır.”

 

Bursa'ya gelirken neler yaşadınız, neler hissettiniz?

Açıkçası gelirken çok umutluydum. Sonraki günler, neden bu umuda sahip olduğumuzu, beklentilerimizde ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra gelen teklifleri geri çevirip, herkesin; kaos yaşayan  Bursaspor'la niye anlaştığımı sorduğu, sorguladığı bir dönemde ben çok cesur ve belki de geleceğimiz açısından çok önemli bir

kararı vererek Bursaspor'a geldim. Bursa’ya adım attığımda taraftarın beni karşılaması, bağrına basması bugünlerin habercisiydi. Bunu, o günkü basın toplantısında da söyledim. Tabi Bursa'ya gelirken niyetimiz başarıydı ve Bursa'nın bir futbol şehri olması, futbolu çok sevmesi, taraftarının bir takımı, bir camiayı başarıya götürebilecek düzeyde futbolu yaşıyor olması ve şehrin potansiyeli karar vermemizi kolaylaştıran faktörlerdi. Bursa'nın futbol anlamındaki potansiyelini  bir şekilde harekete geçirmeye talip olduk. Sonuçta güzel bir birliktelik oluşturduk. Öncelikle Başkanımız, yönetimimiz, teknik kadro, futbolcular ve personel, kulüp bünyesinde  çok iyi yapılanarak güzel bir bütünlük oluşturduk. İyi bir ekip dinamizmi ortaya çıkardık. Bu gibi şehirlerde büyük hedefler yakalamak istiyorsanız,  kulüp içinde oluşturduğunuz bu bütünlüğü şehir geneline yaymak ve bütün olarak yaşamak zorundasınız. O yüzden bizim en büyük şansımız da bu oldu. Sayın Belediye Başkanımız, valimiz, Bakanımızın futbolla iç içe olması, futbolu seviyor olmaları, Bursaspor'u çok sevmeleri, şehrin de bu olaya katılmasını sağladı. Sonuçta baktığınızda hiçbir başarı tesadüfen gelmiyor. Bursa'da şehir genelinde, şehrin ileri gelenleriyle, medyasıyla, taraftarıyla, iç dinamiklerin harekete geçmesiyle, kulüp içindeki bütünlük birbirini desteklediği zaman başarı geliyor. Biz bunu yaptık. Önemli olan bu başarıyı üretmek. Bu, işin bir noktası. Diğer noktası, başarıyı devamlı ve istikrarlı hale getirebilmek. Bunun için şöyle bir gerçek var ki; artık Bursaspor büyük takım olma yolunda önemli mesafe kat etti. Ve diğer takımların Bursaspor'a bakış açısı çok farklı hale geldi. Demek ki biz daha evvel ortaya koyduklarımızdan, daha fazlasını üretmek zorundayız ki, bulunduğumuz yerleri koruyalım, hatta daha büyük hedefleri yakalayalım. Bu yüzden Bursa’da herkese çok büyük görevler düşüyor. Yedisinden yetmişine kulübünü ve şehrini seven herkes alabileceği maksimum sorumluluğu almak, bu takıma katkı vermek zorunda. Bu sezon bunu gerçekleştirdik. Özellikle şehrin katılımı, halkın desteği yavaş yavaş üst seviyeye çıkmaya başladı. Ama önümüzdeki seneden sonra artık bu katkının, bu desteğin biraz daha üst seviyelerde yaşanması gerekir.

 

Ertuğrul Sağlam ismi hakikaten farklı bir noktaya geldi Bursa’da. Bütün Türkiye’de de böyle ama Bursa’da inanılmaz bir sevgi var ve bu sevgi beraberinde bir baskı getiriyor olmalı. Sizin kişisel anlamda, kendinizle baş başa kaldığınızda duygularınız nedir, neler hissediyorsunuz?

Ben sorumluluklarının bilincinde olan bir insanım. İnsanların, halkın, taraftarın bu sevgisi, bu ilgisi bizi çok mutlu ederken, bir taraftan da çok farklı sorumlulukları omuzlarımıza bindiriyor. Sokağa çıkıp, şehrin havasını teneffüs ettikten sonra; o bayrakları, balonları, resimleri gördükten sonra inanın çok fazla kalamayıp, tesislere geri dönmek durumunda oluyorum; çünkü hakikaten o baskıyı ben kişisel olarak üzerimde çok fazla hissettim. Bu da bizi, olayı biraz daha derinden yaşama konusunda motive ediyor aslında. Sonuçta sevilmek çok güzel bir şey. İnsanların saygı duyması çok güzel bir şey. Ama insanlar bunları gösterirken bir beklenti içinde oluyorlar. Dolayısıyla şehrin, taraftarın, camianın, bizi sevenlerin bu beklentilerine cevap verebilmek için de daha fazla çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Biz zaten çalışmayı seven insanız. İşimizi iyi yapmaya çalışıyoruz. Dürüstlüğümüz de var, ilkelerimiz, prensiplerimiz de. Zaman zaman başarılı oluyoruz, zaman zaman olamıyoruz. Ama bir şey var ki bunu futbolcularımızla da paylaşıyoruz; işimizi yaptıktan sonra, yastığa başımızı koyduğumuzda, vicdanımızla hesaplaştığımızda, içimiz rahatsa sorun yok. Sonuçta bu işte başarı da var, başarısızlık da. Yapmamız gereken iş, sahip olduğumuz yeteneği, kaliteyi ve değeri, takımımızın menfaati adına, beklentileri karşılama adına yansıtmak, harcamak. Bunu yapıyoruz. Sonrasında da zaten başarı geliyor. Allah inananların, iyi çalışanın, dürüst ve ilkeli çalışanın hakkını ve emeğini de kesinlikle heba etmiyor. Karşılığını da veriyor.

 

Bu sezon bir kaç maç var ki birbirine çok benziyor. Bursa’daki Fenerbahçe maçı, deplasmandaki Kayserispor maçı. O maçlarla ilgili bugün neler var aklınızda?          

 

Bakın, Kayseri maçını oynadık biz. Ligin 15. maçıydı. O günden bugüne sadece İstanbul Büyükşehir Belediye’ye yenilmişiz. 19 maçta sadece 1 yenilgimiz var. Tabi zaman zaman bu tür kötü sonuçlar, sonrasıyla alakalı çok güzel bir serinin başlangıcı, çok güzel günlerin habercisi de olabiliyor. O yüzden biz hep bu tür yenilgilerden kendimize olumlu dersler çıkarmaya çalıştık. Bu derslerden hareketle, ondan sonrasını da, çıkardığımız derslerle doğru orantılı, daha olumlu şekilde yönlendirmeyi de becerdik. O yüzden Allah’a şükürler olsun ki, biz bu tür mağlubiyetleri çok iyi değerlendirmesini bildik.

 

Bursaspor, geldiğiniz günden bu yana Turkcell Süper Lig’de en çok puan toplayan takım oldu. Bu arada bir yığın da spekülasyon ve dedikodu yapıldı medyada. Ama siz hep bunların dışında kalmayı başardınız. Nasıl oldu bu?

Biz ilkeli, prensipli çalışan insanlarız. Tabi ki basın bizim işimizin bir parçası. Basından tamamen kendinizi soyutlamanız, medyadan uzak kalmanız mümkün değil. Bunu yapmamak da lazım. İlişkilerde adalet terazisini çok iyi dengelemek ve hakkı olanın da hakkını vermek lazım. Bunu yapmaya çalıştık. Medya bizim işimizin çok önemli bir parçası. Ben bu başarıda onların da payı olduğunu düşünen biriyim. Dolayısıyla özellikle yerel medyamızdan beklentimiz, nasıl bu şehirde herkes bu takıma destek olmaya çalışıyorsa, onlar da bu konuda sorumluluk almak zorunda. Bu, bizim bir hatamız varsa, bir yanlışımız varsa bunu görmezden gelsinler demek değildir asla. Bir eleştiri de olacaksa takımın menfaati doğrultusunda, daha ılımlı, okuyanın anlayabileceği ve dersler çıkarabileceği düzeyde yapmaları bizim için önemli. Biz de onları okuyalım, dersler çıkaralım, bir şeyler alalım ve o yanlışlardan yavaş yavaş uzaklaşmaya çalışalım. Bunu yapmalarını istiyoruz. Tabi ki bizim işimizde nasıl başarılı olduğumuzda övgü varsa, başarısız olduğumuz zaman da yergi olacaktır. Bunun dozunu iyi ayarlamak lazım. Ölçüsünü kaçırmamak lazım. Ve bunu da insan şahsiyetine ve karakterine zarar vermeden yapmak lazım.Allah’a şükür, bugüne kadar medyamızla alakalı bu yönde bir sıkıntımız olmadı. Ben buradan, başarımızda pay sahibi oldukları için onlara da teşekkür etmek istiyorum.

 

Sözgelimi, devre arasında bir transfer yapsaydık, bir oyuncu daha alsaydık  gibi "keşke"leriniz oldu mu?

Devre arası transfer yapabilir ama dengeleri altüst de edebilirdiniz. İçerdeki oyuncunun parasını ödemeden dışarıya dünyanın parasını verseydiniz, huzur ortamını bozabilirdiniz. Şöyle bir keşkem var tabi: Keşke o gün oyuncuların parası ödenmiş olsaydı ve bize de bir iki transfer yapma şansı doğmuş olsaydı. Maalesef ekonomik durumumuz o gün o şekilde davranmamıza izin vermedi. Ama şu anda ürettiğimiz başarı da gerçekten takdir edilmesi gereken bir başarıdır. Aldığımız oyuncular belki içeride huzursuzluk çıkarabilirdi. Belki takımın ahengini bozacaklardı, bilemezsiniz ki.. Yani özetle, ürettiğimiz bu başarıyı iyi değerlendirmemiz lazım. İyi algılamak lazım.

 

Sezon içinde sizi en çok sevindiren maç hangisiydi?

Bu sene çok güzel maçlar oynadık. Mesela Beşiktaş karşılaşması harikaydı. Fenerbahçe maçı müthişti. Denizlispor maçı güzel bir maçtı. Bu sezon biz Turkcell Süper Lig'in en istikrarlı futbol oynayan, mücadele açısından en devamlılığı olan takımız. Bunlar sadece sonucu itibariyle, önemi itibariyle güzel karşılaşmalar ama ben bir çok karşılaşmadan büyük zevk aldım.

 

En çok üzen maç hangisiydi desek?

Üzen maç deyince insanın aklına bir tane maç geliyor;  Fenerbahçe'yle oynadığımız kupa rövanş maçı. İlk maç 3-0 bittikten sonra, rövanş için çok umutlu konuşmuştum. Özellikle ilk maçtan sonra oradaki basın toplantısında belki de birçok medya mensubu, bir çok insan hayal kurduğumu düşünerek bana gülmüştür. Ama gelin görün, ikinci karşılaşmada 3-0 öne geçmemiz, bir penaltımızın verilmemesi, 3-0'dan sonraki yaşananlar ve son saniyede gol yememiz, akabinde kupaya veda etmemiz çok üzücüydü. Ancak biz orada şunu gösterdik; O iki maç, bizim için ligin geri kalan kısmıyla ilgili birçok şeyin de kapısını aralamış oldu.

 

Sadece iki cümleyle anlatmanızı istesek;  Bursaspor'un başarısının sırrı ne?

Çalışmak, birbirini sevmek, birbirinin emeğine saygı göstermek ve ekip birlikteliği.

ŞAMPİYON KAPTAN ÖMER ERDOĞAN

Kaptan sezon başında takım olarak kendinize nasıl bir hedef koydunuz, lige başlarken bu maratonu bitirdiğinizde olmayı istediğiniz nokta neydi?

Sezona başlarken şampiyonluk gibi bir hedefimiz yoktu. Takım olarak kendimize ilk etapta omuzlarımıza böyle ağır yük bindiren şampiyonluk hedefi koymak yerine, daha sağlıklı ve sezon başı için daha akılcı hedefler koymuştuk. Geçen sezon son maçta kaçırdığımız Avrupa Kupalarına bu yıl katılmak bizim sezon başındaki ilk hedefimizdi.

Sezon öncesinde teknik ekip, yönetim ve takımca konulan bu hedef doğrultusunda hareket edebileceğimiz takımı oluşturmak amacıyla transfer çalışmaları yapıldı. Yapılan transferlerin bazılarının aramıza geç katılmasıyla sezon öncesi yapılan kampta bu arkadaşlarımızla fazla zaman geçirme fırsatımız olmadı. Sezona başlarken bu eksiklerin de olmasıyla pek istediğimiz futbolu sergileyemedik. Elde edilen sonuçlar belki güzeldi, fakat saha içerisinde oynanan futbola baktığımızda bir önceki sezon bıraktığımız noktadan bir nebze daha gerideydi. Yorumcularımızın sezon başındaki görüşlerini de incelersek önceki sezonda diri olan takım yerine bu sene daha kontrollü bir takımla karşı karşıyaydılar. Aramıza katılan arkadaşların uyum süresini kısa sürede aşmalarıyla eksiklerimizi tamamlayıp olmak istediğimiz takım haline gelmeye başladık. Sezon başında aldığımız güzel sonuçlar ise şampiyonluk yolunda bizlere katkı koyan güzel skorlardı. Önümüze daha güzel şekilde bakmamıza, kenetlenmemize, maçlara daha bir özgüvenle hazırlanmamıza, hedefimize yaklaşmak adına bizlere artılar sağladı.

 

Sezona baktığımızda kırılma anları yaşadığımız maçları sorarsak ilk hangileri aklına gelir?

Liderliğe oturma fırsatını ilk defa Kayseri maçında elde etmiştik. Maçın da öncesinde rakiplerimizin aldığı sonuçlar ve bizim o hafta alacağımız galibiyetle lider olabilecek durumdaydık. Fakat yaşadığımız yenilgi sonrası elimize gelen bu ilk fırsatı kaçırmış olduk. İlk defa üzerimizde böyle bir baskı hissettik ve şöyle bir geriye dönüp bakacak olursak sezonun en kötü futbolunu oynayarak mağlup olduk. Bu bize iyi bir ders oldu. Bundan sonraki kendimizi toparlama evremizde İnönü’de aldığımız galibiyet, evimizde aldığımız puanlar birlikte hedefimize varacağımıza bizi inandırdı.

Sezonun ikinci yarısında ise hedefimizi daha üst noktalara çıkartan maçlar yaşadık. Bizi kendimize getiren ve üst sıralara yaklaştıran maç ise Beşiktaş maçıydı.

 

Bu yıl çok fazla gol attın, bu konuda neler söyleyeceksin?

Daha önceki yıllarda da bu kadar gol atmam gerekiyordu, çünkü çok pozisyona giren, duran toplarda da bu avantajımı değerlendirmeye çalışan bir oyuncuyum. Şanssızlıklar ya da zamanlama gibi çeşitli sebepler nedeniyle bu avantajı hiç değerlendirememiştim. Normal şartlarda sezon ortalamamın bu seviyelerde olması gerektiğine inanıyorum. Duran toplar çoğu zaman kilit noktası oluyor. Hem takım olarak hem de bireysel olarak bu sezon bunu değerlendirerek duran toplar açısından üstünlüğümü göstermiş olduk. Böyle önemli bir sezonda takımıma böyle bir katkı sağladığım için çok mutluyum. Bu sezon attığımız gollere bakarsak kalecisinden savunma oyuncusuna kadar çok çeşitli mevkilerde oynayan çoğu arkadaşımızın katkısı var. Rakiplerimize karşı sağladığımız avantajlardan bir tanesi de takım halinde sonuca gidecek pozisyonları yaratıyor ve sonlandırıyor olmamızdır. Bu noktada hocamızın bizlere yardımı yadsınamaz bir gerçek. Hocamız sezon başından beri bizlere çok farklı programlar uygulayarak, rakibimizin zayıf ve güçlü yönlerini iyi analiz ettirerek maçlara hazırlıyordu. Bu hazırlıklar ve verdiğimiz yoğun emekler sayesinde bu şampiyonluğu en fazla hak eden takım olarak mutlu sona ulaştığımız inancı içerisindeyim.

 

Şampiyonluk son maçta geldi, eğer şampiyon olamasaydık ne değişecekti? Bu konudaki görüşlerin neler?

Son haftaya kadar içimizdeki bu inancı ve azmi diri tutarak tüm Türkiye’nin bizlerle beraber bu heyecanı yaşamasını sağladık. Şampiyonluk yarışı içerisinde olduğumuz rakibimize baktığımızda eğer bizden çok üstün ve çok daha başarılı olduğu fikrini taşısaydık ve şampiyon olan ekip rakibimiz olsaydı üzüntümüz çok fazla olmazdı. Ama biz kendimize çok güveniyoruz ve biliyoruz ki tüm süper lig ekipleri içerisinde en fazla çaba gösteren, şampiyonluğa ve başarıya en fazla inanan, birbirine bu kadar kenetlenen tek ekip bizdik. Bu nedenle eğer Şampiyonluk bizim olmasaydı gerçekten çok fazla üzüntü yaşamış olacaktık. Elbette bu dünyanın sonu değil, geçmişe baktığımızda görüyoruz ki futbolda bazen hak etmiş olsanız da üzülen taraf olabiliyorsunuz. O nedenle Beşiktaş maçı öncesinde her iki sonuç içinde kendimizi motive etmiş ve iki sonuca da hazırlıklı bir haldeydik. Takım kaptanı olarak söyleyebilirim ki her halükarda, alınacak her türlü sonuçta takımım ve içerisinde bulunduğum camia çok büyük başarılara imza atmış olacaktı. Bizle Bursaspor tarihi için çok büyük bir ilke atmış oyuncularız ve  biliyoruz ki önümüzdeki sezon tüm Türkiye’ye bu sezon elde ettiğimiz başarının bir tesadüf olmadığını, bunun takım içindeki arkadaşlığın, paylaşımın, özverinin ve saf inancın eseri olduğunu göstermek zorunda olacağız ve hepimiz bu azimle günlerimizi geçiriyoruz.

 

Takım içerisindeki arkadaşlık, kenetlenme son yıllarda görülmemiş bir durumdu, kazandığımız şampiyonluğun en ayırt edici noktalarından bir tanesi. Bu konudaki fikirlerini soracak olursak söyleyeceklerin neler olur?

Takım içerisinde daha önce sezona şampiyonluk hedefiyle başlamış takımlarda yer alan arkadaşlarımız var olsa bile genele baktığımızda çoğumuz bu heyecanı daha önce yaşamamıştık. Ondan dolayı herkesini içinde kalmış ve yaşamak istediği bir duyguydu. Günler geçtikçe ve aldığımız galibiyetler fazlalaştıkça hedefe her geçen gün bir adım daha yaklaştığımızı hissediyorduk. Bu eksiklik ve şampiyonluğu tatma duygusu tüm arkadaşlarımızın biraz daha fazla katkı koymasına, biraz daha çaba sarf etmesine yaradı. Biz hiçbir zaman aldığımız galibiyetlerden sonra kendimiz yeterli görmedik, şımarmadık. Son haftaya kadar aynı inancı taşıdık ve birbirimize olan güvenimizi hep en yüksek düzeyde tuttuk. Belki içimizde olan bu inancı son haftaya kadar böyle sağlam tutmamızın hediyesiydi bu güzel şampiyonluk.

 

“Türk futbolunda Anadolu’dan bir takımı şampiyon yapmazlar” cümlesi her zaman söylenegelmiştir. Böyle bir durumun gerçekten varolduğuna inanıyor musun, yoksa son haftalara 2. girmemiz kendi hatalarımızdan mı kaynaklandı?

Bireysel olarak böyle mesnetsiz bir düşünceye inanmak benim kişiliğime oldukça ters. Ben kişinin gösterdiği çaba neticesinde her zaman hak ettiği yere gelebileceğine inanan ve bunun önünde hiçbir engelin duramayacağı görüşünü benimseyen biriyim. Gelin görünki yaşadıklarımıza bakacak olursak bu görüşün doğruluğunu ispatlayacak olaylarda yaşamadık değil. Bizim her zaman söylediğimiz dediğimiz bir şey var “ Karşılaştığımız rakip, o gün bizden daha iyi performans göstermiş ve galibiyeti bizden çok hak ederek kazanmışsa, buna sadece saygı duymalı ve onları alkışlamalıyız.” Bizler böyle kötü fikirlerin sadece düşüncede kalmış olduğunu ve icraata geçmemiş olduğunu varsayarak kapattık sezonu. Bu soru için şunu söyleyerek bitireceğim. “Futbol, o saf ruhuyla oynandığı zaman güzeldir, her zaman hak edenin ve çaba gösterinin kazanması tek temennimiz.”

 

Sezonu lig şampiyonluğunun yanı sıra Turkcell Fair Play Ligi’nde de zirve de tamamladık. Bunu neye borçluyuz?

Hocamızın gelişiyle beraber bizlere aşılamaya çalıştığı şeylerin ilkiydi; Fair Play kuralları içerisinde oynamak ve her zaman dürüstlüğüyle, centilmenliğiyle alçakgönüllülüğüyle anılır sporcular olmak. Her maç öncesinde bizlere ilettiği tavsiyelerden biride şuydu; “Çıkın sahada gösterebileceğiniz en iyi performansı gösterin, kazanma hırsınızı her zaman rakibe hissettirin ama hiçbir zaman fair play dışına çıkmayın, ne hakemle, ne rakip takım oyuncularıyla nede taraftarla uğraşmayın.” Bizler bu misyon doğrultusunda çıktık tüm maçlarımıza ve bunun sonucunu da her iki kulvarda da şampiyonluğa ulaşarak görevimizi yerine getirdik. Takım içerisinde bu ahengi bozacak hiçbir arkadaşımız olmadığı için bu ligde hiç sorun yaşamadan bu seviyeye geldik. Çok stresli maçlara çıkmamıza rağmen alınan bu sonucun şaşırtıcı olmadığı inancındayım.

 

Şampiyonlar ligine eleme maçları oynamadan katılacağız. Bursaspor’un Avrupa’da geçmiş yıllarda oynadığı maçlara da bakacak olursak, ligdekinden çok farklı bir tablo sergiliyor. Bursaspor’un başarılı olamayacağı düşünülürken birçok başarıya imza attı. Bu sezon Avrupa’da oynayacağınız maçlarla ilgili öngörülerin neler?

Şampiyonlar ligine direkt katılarak çok büyük bir başarıya imza attık. İlk hedefimiz Bursaspor’u ve Türkiye’yi en iyi şekilde temsil etmek olacak. Hocamız yıllarca Milli takıma hizmet etmiş, şampiyonlar ligi maçlarına çıkmış, üst düzey müsabakalar çıkartmış ve kendimi ispat etmiş biri. Yine aramızda Avrupa’da maçlara çıkmış ve Milli takımda görev almış arkadaşlarımız var. Gençlerimizde sezon sonunda Milli takımla beraber Amerika kampına katıldılar ve güzel deneyimler yaşadılar. Bu artılar sayesinde çok fazla zorlanmadan maçları çıkartacağımızı düşünüyorum. Elbette çok farklı, takım olarak birlikte hiç yaşamadığımız bir atmosferin içerisinde olacağız. Tüm dünyanın karşısında değerlerimizi temsil edecek sporcular olmanın gururuyla oldukça heyecanlıyız. Bizler bir işe başlarken en iyi şekilde sonuçlandırmak amacındayız. Fakat aynı zamanda gerçekçi olmak durumundayız. Şampiyonlar ligine de maç maç bakacağız. Bu platformda da inşallah ülkemize ve şehrimize güzel başarılar yaşatırız.

 

Sezon içerisinde seni en çok üzen olay nedir kaptan?

Sezon içerisinde yaşadığımız ve bizleri en çok üzen olay elbetteki Diyarbakır’da yaşadıklarımız oldu. Diyarbakır’daki insanları ben çok farklı tanıyorum. Orada 2 yıl boyunca futbol oynadım. Oraya yaşadığım 2 yıl boyunca çok sevildim, güzel günler yaşadım. Fakat bu yaşadıklarımız beni oldukça şaşırttı. Bize maç öncesi kötü şeylerin yaşanacağı ile ilgili gelen duyumlar elbetti vardı.  Bizlerse sahada oynan futbolun haricinde kötü bir şey olmayacağı düşüncesine sahiptik. Bazı insanlar belki farklı algılıyor ya da yaşadığımız zorlukları tam olarak idrak edemedi ama bizler orada ölümle burun buruna geldik. Kendi vatanımızda, kendi insanımızın arasında vatan haini şeklinde algılanmak bizleri çok üzdü.

 

En güzel olduğunu düşündüğün, seni en mutlu eden golün hangisiydi?

Güzellik anlamında Büyükşehir Belediye maçında uzaktan attığım goldü. Ama en değerlisi hangisiydi diye sorarsanız 2-1’lik Antalyaspor maçındaki goldü. Maç 1–1 devam ederken attığım değerli bir goldü.

 

Taraftarımız her sezon olduğu gibi bu sezonda görevini yerine getirdi. Bursa’ya geldiğinden bugüne kadar olan süreci değerlendirdiğinde onları nasıl aktarırsın bizlere?

Geçmiş dönemlerde yapılan bazı hatalar ya da yanlış konulan hedefler nedeniyle taraftarımızın baskısının ağır olduğu zamanlar yaşandı. Bu oldukça normal bir durum aslında, takımının başarılı olacağına inandırılan taraftarlar beklemiş oldukları sonuçları göremediğinde doğal olarak bunun sebebini araştırıyor. Beklediğini alamadığında oyuncusunu baskı altına alan, strese sokabilen bir taraftar gurubuna sahibiz. Son sezon aldığımız güzel sonuçlar, hocamızın ve yönetimimizin taraftar gurupları ile olan iletişimiyle birlikte taraftarlar her zaman bizleri destekleyen, her zaman arkamızda olan destekleyicilerimiz olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Çok daha fazla takımına sahip çıkmaya başladılar, daha sabırlı olmaya özen gösterdiler. Anladılar ki onlar gereken sabrı gösterdikleri takdirde saha içerisinde mücadele eden oyuncuda er geç gereken duruma gelecek ve onların istedikleri Bursaspor’u gerçekleştirme yolunda üzerine düşeni fazlasıyla sahaya yansıtacaktır.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye maçında o kadar taraftarı gördüğünüzde neler hissettiniz?

Açıkçası o maçı Olimpiyat stadında değil de, İstanbul’da farklı bir statda oynasaydık farklı bir sonuç elde edilebilirdi. Olimpiyat stadının çevresel eksileri nedeniyle oldukça problemli bir karşılaşma oynadık. Maç öncesinde 10000 dolaylarında taraftarın bizi destekleyeceğini duyuyorduk. Sahaya çıktığımızda karşımızda 30000’in üzerinde taraftar gördüğümüzde ise hissettiklerimizi anlatmak kelimelerle anlatabileceğimiz bir duygu değil. Her nerede olursak olalım arkamızda koca bir şehrin bizi destekler olduğunun, bizlerin onlara getireceğimiz başarılara aç olduğunun en açık ve en güzel kanıtıydı oradaki her bir taraftarımız.

 

Son haftalarda spor kamuoyunda genel olarak Bursasporlu futbolcuların bu stresi kaldıramayacağı, yarıştan düşeceğiyle ilgili çeşitli görüşler hakimdi. Bu görüşlerde Bursaspor’un şampiyonluk deneyiminin olmayışı, futbolcularının bu kadar zorlu durumlarla daha öncesinde karşılaşmamış olmalarının etkisi büyüktü. Ama görüldü ki hiç öyle olmadı, sizler bu konuda neler düşündünüz?

Bu ve bunun gibi çıkan haberlerin maksadının bizlerin moralini bozmak ve formumuzdan düşürmek amacıyla yapıldığı inancı içerisindeyim. Basın yoluyla bizleri stresli gösterme, konsantrasyonumuzu bozup hiç düşünmediğimiz şeyleri bize düşündürme eğilimiyle yapılıp hedefimizden saptırmaya doğru itmek isteyen güçler olduğunu düşünüyorum. Takım olarak tüm bu spekülasyonlar ve yıpratma çalışmalarından, yönlendirmelerden uzak kalarak sadece varmak istediğimiz noktaya doğru yürüdük. Başarıya ve şampiyonluğa olan saf inancımız ve emeklerimiz sayesinde bugün arzu ettiğimiz yerdeyiz.  Sadece Belediye maçında bu stresi yaşadık. Orada yaşamamıza yol açan sebep ise arkamızda itici güç olan o soğukta orada bulunan taraftarımıza erken bir gol hediye etme isteğiydi. Oyunu erken domine edip, sonuca gitmeyi isterken çok kötü bir sonuçla sahadan ayrıldık. Futbol içerisinde her türlü sonucu barındıran bir oyun. Şimdi baktığımızda şunu da söyleyebiliriz. İyi ki o maçta yenilmişiz ki daha erken kendimize gelebildik ve asıl hedefimizin ne olduğunu bir kez daha layıkıyla idrak ettik. 

DUYGU SELİ

Bu şahane günden ve adına şampiyonluk denen bu büyük zaferden sonra hepimizde bir duygu seli oluştu. Trafik öylesine yoğundu ki, Özlüce Tesisleri’ne çok geç saatlerde ulaşabildik. Böyle bir yorgunluğun ardından bu denli büyük bir mutluluğu yaşıyor olmak inanın çok büyük bir keyif. Şampiyonluğun coşkusunu bütün camiayla paylaşmak gerçekten tarif edilemez güzellikte. Bursaspor tarihinde bir ilki gerçekleştirmenin gururu bir tarafta, çeyrek asırdır hiçbir Anadolu kulübünün ulaşamadığı, şampiyonluğu İstanbul dışına taşımanın ayrıcalığı diğer tarafta. Hangi söz, hangi davranış bu büyük başarıyı tarif etmeye yeter, bilemiyorum. İnşallah bu güzellikler her sene Bursaspor adına yaşanır. Şampiyonluk hepimiz için bir kez daha hayırlı uğurlu olsun diyorum.

İLAHİ ADALET

İnsanlar hala inanamıyorlar. Caddelerde trafik felç olmuş durumda. Bursaspor, 47 seneden sonra gelen şampiyonluğu hak etti. Bursa camiası bunu hak etti. Bizler bunu hak ettik. Gerçekten bu güzel ve uzun maratondan sonra gelen şampiyonluğa ‘ilahi adalet’ diyorum. Bursaspor bundan sonra üstüne ekleye ekleye daha da güzellikler yaşayacaktır. Şampiyonlar Ligi’ne ön elemesiz ve doğrudan gruplara katılacak. Bütçemiz rahatlamış olacak. Bursa’nın ismi dünyada duyulacak. Bunlar çok güzel şeyler. Bursaspor zaten bir markaydı ama şimdi değerini daha da büyüttü. Bunlar çok güzel duygular. Tarih yazan kadroda bulunmak ise ayrı bir haz. Çalışıyorsunuz, başarı için mücadele ediyorsunuz ve 47 yıl sonra gelen şampiyonlukta yönetici olmak, genel sekreter olmak işte tam da bu noktada onur veriyor, aileme gurur veriyor. Bursa’da yaşadığım için Bursam’a gurur veriyor.

BİR HAYALİ GERÇEK YAPTIK

Kent olarak, kulüp olarak ve tabiî ki takım olarak 1 yıllık emeğin karşılığını aldık ve bu mutluluğun şüphesiz en güzel fotoğrafı, Boğaz’da dalgalanacak Bursaspor bayrağı olacak. Yıllardır hayal ettiğimiz ve yapmak istediğimiz bir şey daha vardı; Şampiyonluk kupasını kaldırmak. Bunu gerçekleştirmiş olmanın gururunu yaşamak müthiş bir duygu. İlk kez bir Anadolu kulübünün bayrağı İstanbul Boğazı’nda dalgalanacak. Biz de bundan inanılmaz bir keyif alacağız. “İlk” yaşadığımız bu duygu inşallah son olmaz. Tüm Anadolu kulüplerinin bu kıvancı yaşamasını arzu ederim. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor ve şampiyonluğumuz kutlu olsun diyorum.

TÜRKİYE'NİN ŞAMPİYONUYUZ

Hem bedenen, hem kafa olarak yorulduğumuz bir sezon geçirdik ama mutlu sona ulaştık. Mutluyuz; çünkü çok temiz bir sezon yaşadık. Biz en azından kendi adımıza şaibesiz, tertemiz, ligi de şaibelerden arındırdığımız pırıl pırıl bir süreç yaşattık. Bursaspor olarak şehrimizin adını ülkemizde ve ülkemizin dışında birçok yerde duyurma fırsatını bulduk. Çok mutluyuz. Belki de Türkiye’nin en sempatik şampiyonu biziz. Bursa dışından çok sayıda tebrik mesajı aldık. Her şey çok güzel. Herkes gönülden destekledi. Başka takımlarda gönlü olanlar bile, Bursaspor şampiyon olsun istedi. Biz, gönülden gelen bu talepler karşısında inanılmaz mutlu olduk. Herkese sonsuz teşekkür ediyoruz.

İNANCIN ZAFERİ

Sezona girerken önceliğimiz Avrupa Kupaları’na katılmaktı. Başarımızı her geçen hafta üst üste katlayınca Şampiyonlar Ligi’ni de, şampiyonluğu da ciddi biçimde düşünmeye başladık ve şartlar ne olursa olsun buna inandık. Hep beraber şampiyonluğa ulaştık. Ne mutlu bize, ne mutlu Bursasporumuz’a ve Bursa halkına. Herkese çok teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonraki dönemlerde yönetime gelecek arkadaşlarıma da, futbolcularımıza da aynı başarı ve sevinç nasip olsun.

HAKKIMIZDI

Bursaspor taraftarının bir tezahuratı vardı, aslında yoğun bir özlemi ve isteği içinde barındıran… “Bursaspor bayrağı Boğaz’da sallanacak, yer yerinden oynayacak” diye… İşte bu bir yıllık beklenti gerçekleşmiş oldu. Bu bizi tarifsiz şekilde mutlu etti. Ama aynı zamanda Bursa olarak şoktayız. Bu şoku daha üstümüzden atamadık. Türkiye’nin pek çok ilinde (özellikle de İstanbul’da)  Bursaspor’un şampiyonluğuyla sevince boğulan sayısız insan olduğunu gördük. İnşallah devamı gelir. İnsanlar, Anadolu’dan bir takımın şampiyon olmasını ve bunun da Bursaspor olmasını istediler hep. Bursaspor birçok konuda bunu hak etti. Şehir olarak, takım olarak, taraftar olarak, her anlamda hak etti.  Şimdi en büyük temennimiz, bu başarının devamının gelmesidir.